Çin, oyuncaklardan PC'lere ve cep telefonu iletim ağlarına kadar ürünleriyle kesinlikle dünyayı işgal etti. Ama Çin'in de yaşam felsefesiyle dünyayı ya da en azından Avrupa'yı dönüştürdüğünü savunanlar var. Kanıt? Pekin Üniversitesi İleri Hümanist Çalışmalar Enstitüsü'nde çalışan bir Alman akademisyen, Avrupa'da bir 'Konfüçyüs devrimi'nin başladığını öne sürüyor.
İlk olarak, Avrupa'da geleneklerin sekülerleşmesi sürüyor ve resmi dinlerden bu ayrılma, bir dinden çok bir felsefe olan, Avrupa'nın arzuladığı uyumlu bir arada yaşama için bir davranış kuralı olan Konfüçyüsçülük ile birleşiyor.
İkincisi, eğitim sistemi: 1999'daki Bologna Anlaşmaları, Çin'in geçmişte zaten yaptığı gibi, parçalanmış bir kamu eğitim sistemini birleştirmeyi amaçlıyor ve soydan gelenlere değil, meritokrasiye yer veriyor.
Üçüncüsü, Avrupa'da anne babaya saygı yeniden canlanıyor ve yaşlılar için huzurevlerine başvurmak artık 'normal' değil. Çin'de aile bağları yakın ve uzun süreli ve Avrupa bu yönde ilerliyor.
Şimdiye kadar argümanlarımız. Bununla birlikte, kökleri eski bir Avrupa kültürel humusuna dayanan derin akımlarla hareket ettirilen evrimleri Konfüçyüsçülükle bir asimilasyon kalıbına sokmak istiyor gibi görünüyorlar.
