Siyaset ve iktidar arasındaki entrikalar, sapkın karışıklıklar hiçbir zaman sona ermeyecektir: İnsanlık tarihi boyunca tahtın fethi için bazen küçük, bazen de büyük kanlı çatışmalara tanık olmuşuzdur. 2013 yılında prodüksiyona başlayan Netflix'in küresel başarısına katkıda bulunan, beş yıllık tartışmasız küresel başarının ardından sona eriyor (belki): Kart Evi. Proje geçen Kasım'da başladı altıncı sezon (her Cuma akşamı Sky Atlantic'te yayınlanmaktadır) anlatı çerçevesi başlangıca göre kökten değişmiştir.
Bu dönemde neler yaşandı? İki dünya gelişti. Her şeyden önce siyasi dengelerin değiştiği, milyonlarca insanın kaderini değiştirebilecek yeni liderlerin seçildiği, insanlar arasındaki ilişkilerin daha dikkatli, bireye ve çevreye saygılı ilişki biçimlerine doğru evrildiği gerçek olan. yaşadıkları ve çalıştıkları yer. House of Cards'ın bu yeni serisinin yeniliği, tam da insanlar arasındaki ilişkilerde temsil ediliyor. İlk beş sezonun ana figürünün sahneden kaybolması: ölür ("sözleşmeye dayalı" uygulamaya göre maliyeti yaklaşık 38 milyon dolar) Kevin SpaceyMe Too skandalına doğrudan karışan cinsel tacizle suçlandı. Özellikle ABD pazarında hikayenin tüm imajını ciddi şekilde olumsuz etkileyecek bir rakamı yeniden önermek artık hiçbir şekilde mümkün olmayacaktı.
Gerçek dünyada, dünyanın en güçlü ulusunun iktidarını bir kadının devralması ihtimali somut bir gerçeklik haline geldi: Hillary Clinton'ın son rekabetine ve Michelle Obama'nın bir sonraki muhtemel adaylığına bakın. Sanal dünyada tüm bunlar bir anlamda önceden tahmin edilmiştir ve House of Cards'ın mutlak kahramanı, üstün bir oyundur. Robin Wright Claire Underwood rolünde, aslında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olur.
Sanal dünyada, özellikle de televizyon dünyasında bile önemli şeyler yaşandı. Beş yıl önce, HBO'nun Game of Thrones dizisi gibi televizyon dizilerinin başarısının ardından Netflix, o zamanlar 30 milyonun biraz üzerinde aboneye sahip olan sahneye girdi; bugün ise 130'den fazla pazarda 150 milyondan fazla abonesi bulunuyor. Dünya ülkeleri. Diğer operatörler de sadece dağıtımda değil orijinal üretimde de saldırgan niyetlerle ortaya çıkıyor (bkz. Amazon Prime).
Bazı açılardan House of Cards'ın Netflix'in başarısının arkasında önemli bir itici güç olduğunu söylemek mümkün (Avrupa söz konusu olduğunda House of Cards'ı da eklemek isteriz). Belki de öyle oldu anlatı mekanizmalarının genetik bir mutasyonu bunların tüm etkilerini hâlâ hissetmiyoruz ve görsel-işitsel ürünlerin tüketim tarzlarını ve yöntemlerini etkilemiş ve hâlâ da etkilemeye devam ediyoruz. Bu mutasyon öncelikle kuşak farklılıklarını hedef alıyor. Genel TV izleyicisi azalıyor ve daha radikalleşiyor. Bir yandan, "yetişkin" nüfus geleneksel prime time eğlence modeline bağlı kalmaya devam etti. Öte yandan, medya tüketim süresini uzun zamandır farklı bir şekilde, zaman ve mekanda ayarlayan "genç" bir izleyici kitlesi var. Görmek istediklerinizi arar, kişisel cihazınıza indirir ve istediğiniz zaman "tüketirsiniz". Ayrıca, bir başka önemli teknolojik eşleşme daha yaşanıyor: Geleneksel dijital karasal yayın platformuna dayalı "doğrusal" televizyon ile fiber kablolu yayına dayalı "doğrusal olmayan" televizyon arasındaki çatışma. Özetle, yayın ve geniş bant arasındaki kafa kafaya savaş.
Buna başka bir savaş eşlik ediyor: algoritmaların ve Büyük Verilerin kullanımı. Bir uygulamayı akıllı TV veya mobil cihaz (tablet veya cep telefonu) aracılığıyla kullanan herkes, ağırlığınca altın değerinde bir IP adresine sahiptir. Son kullanıcının ne tür bir memnuniyet gösterebileceğinin yeterli düzeyde bir yaklaşımla belirlenmesi tüketici "profillemesi" yoluyla yapılır. Bu açıdan bakıldığında Netflix öncülük etti.
House of Cards döneminin sonu, başka sürprizlerin olmayacağını varsayarsak, hikayenin sonunu işaret edebilir ancak hikayenin sonu olmayabilir. ahlak, politika, toplum ve teknolojilerin geleceği hakkında bir hikaye ne yazık ki hiçbir zaman bitmeyecek.
